Yaratıcılık yalnızca sanatçılara ya da "yaratıcı" meslek sahiplerine ait bir özellik değildir. Hepimiz, günlük yaşamda bir sorunla baş ederken, bir karar verirken ya da duygularımızı ifade etmeye çalışırken yaratıcı düşünme becerimizi kullanırız.

Psikolojik olarak ise yaratıcılık, yalnızca üretmek değil; aynı zamanda düşünmenin yeni yollarını keşfetmektir.

Araştırmalar, yaratıcı düşünmenin ruh sağlığıyla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Yenilikçi düşünce yapısı, bireyin stresle başa çıkmasını, problem çözme becerilerini geliştirmesini ve duygularını dışa vurmasını kolaylaştırır. Yaratıcılık, aynı zamanda zihinsel esnekliği destekler; çünkü hayatın belirsizlikleri karşısında alternatif yollar geliştirmek, psikolojik dayanıklılığın da bir parçasıdır.

Yaratıcı süreçler, içsel dünyayla temas etmenin ve bilinçdışını görünür kılmanın yollarından biridir. Özellikle yazmak, çizmek, müzikle uğraşmak ya da farklı ifade biçimlerini denemek, hem duygusal regülasyonu destekler hem de bireyin kendini daha net tanımasına alan açar.

Psikoterapide de yaratıcı tekniklerin kullanılması, bireyin kelimelere dökemediği deneyimlerini başka yollarla dışa vurmasını sağlar. Sanat terapisi, dramaterapi ya da yaratıcı yazı çalışmaları bu anlamda derinleştirici bir rol oynar.

Yaratıcılık bir sonuç değil, bir yolculuktur. Özgürleşmenin ve dönüşmenin içsel bir ifadesidir. Ve bazen bir kalemin ucunda, bazen bir melodinin içinde kendi sesini bulabilirsin.